8 Şubat 2009 Pazar

Asırlık Köhne Zihniyetlerle Varlığın Korunması Mümkün Değildir!

"Hayat ve geçime egemen olan kuralların zaman ile değişme, gelişme ve yenilenmesi zorunludur. Medeniyetin buluşlarının, tekniğin harikalarının dünyayı değişiklikten değişikliğe uğrattığı bir devirde asırlık köhne zihniyetlerle, geçmişe bağlılık ile varlığın korunması mümkün değildir.”

"Medeniyetin coşkun seli karşısında mukavemet boşunadır ve o, gafil ve itaatsizler hakkında çok amansızdır. Dağları delen, göklerde uçan, göze görünmeyen zerrelerden yıldızlara kadar herşeyi gören, aydınlatan, tetkik eden medeniyetin kudret ve yüksekliği karşısında ortaçağa ait zihniyetle, iptidaî uydurma hikâyelerle yürümeye çalışan milletler mahvolmağa veya hiç olmazsa esir ve aşağı olmağa mahkûmdurlar. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti halkı, yenileşen ve olgun bir kütle olarak ilelebet yaşamağa karar vermiş, esaret zincirlerini ise tarihte görülmemiş kahramanlıklarla parça parça etmiştir."

"Türk milletinin dili Türkçe'dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir.Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır... Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir. "

M.Kemal Atatürk

Etiketler:

22 Mart 2008 Cumartesi

Tam bağımsızlık, bilimde de teknikbilimde de...

Türkiye Cumhuriyeti' nin yolu, "tam bağımsızlık" yoludur. Bunun en başı dilimiz, Türkçemiz' dir. Ama, bunun dışında da, bilimde, teknikbilimde de tam bağımsızlık temel düstur olmalıdır. Bakınız, buna çok güzel bir örnek:
TÜRK BİLİM İNSANLARI "ROBOTİK" PROJESİNİ TAMAMLADI.
Haber için tıklayınız!

9 Şubat 2008 Cumartesi

9 Şubat 2008

1) "Cumhuriyet'in başına türban..."
(Kaynak: Sabah Gazetesi için TIKLAYIN!)

2) Millet, yine meydanlarda: Bağımsızlık ve Laiklik Mitingi


Bu tarihi unutmayalım: 9 Şubat 2008

21 Aralık 2007 Cuma

Türkler uyudu kaldı zannetmeyin, bunlar cihangir millettir...


En korkunç şey kafaların sömürgeleştirilmesidir. Ve bizde bu oldu artık. İnsanlar aldırmıyor ve kafalar sömürgeleştirilince senin neyin varsa alıp götürürler. Topraklarını da alırlar, sen de orada köle olursun. Doğru düzgün, Atatürk çizgisinde ulusal diliyle ulusal ruhta eğitim görse böyle olmayacak. Şimdi Türkçe elden gidiyor. Yakında resmi dil İngilizce olursa hiç şaşırmayın, insanların kafaları böyle boşaltıldığı için de itiraz değil kabullenme olur. Batı, Türk adını tarihten silmek için uğraşıyor. Gerçeği, Anadolu’ ya gittiğimde ve oradaki konuşmalarda çok umutlanıyorum. Çünkü o ayarlı eğitimden geçmemiş, kafası yıkanmamış halk durumun farkında ve ulusal bilince sahip.

Her kesimden ülkesini, bağımsızlığını düşünen insanlar birleşmeli; bu iki ana meselede birleşerek karşı çıkmalıyız. Sağ sol çatışmasının körüklendiği dönemde Türkçe ile eğitim konusunda tek başına savaş verirken laf anlatmak çok zordu. Her kesim birbiriyle dirsek teması içinde bulunarak topluca karşı koymalı. YÖK protesto edilirken de asıl mesele unutuluyor; adam sana kendi dilinde eğitimi neredeyse yasak etmiş, Türkçe üniversiteleri, Türkçe bilimsel yayınları kaldırmış, kimse buna ses çıkarmıyor. Eskiden hızısıhhada çocuk yaşta bir araştırmaya tanık olmuştum; attan kan alınacağı için burnuna kocaman bir mandal takılırdı. Sonra da doktor boynuna kocaman bir iğne batırıp kan alırdı. Zavallı atın haberi yok; burnu çok hassas olduğu için mandalla meşgul; kanının alındığını fark etmiyor. İşte durum bu!


Türkiye çok önemli. Kendi kaderine kendisi hakim olabilse…Türkiye, hareketli, dinamik, genç nüfusu, kaynakları, çok büyük bir tarihi, tarihi tecrübesi olan, devletler ve medeniyetler kurmuş bir ülke. 1970’ lerde bile o ruh hali hala vardı; Nev York’ taki “New Middle East” dergisini, 1970’ lerde birgün, oradakai bir Yahudi meslektaş ve arkadaşım evinde bana göstermiş, “Bak, Türkiye hakkında şu makale ne diyor” demişti. ABD donanması geldiğinde Dolmabahçe’ de gençlik toplanmıştı ya, askerleri şehre sokmamışlar ve denize atmışlardı ya. Bir fotoğraf, bu fotoğrafta o gençliğin yüzleri görülüyor, kalabalığın resmini çekmiş muhabir. Altında “şu gençliğin gözlerine bak, muazzam bir enerji, ruh var” diyor, devam ediyor: “Türkler uyudu kaldı zannetmeyin, bunlar cihangir millettir, bir fırsatını bulursa yine büyük bir kuvvet olurlar, bunlara çok dikkat etmek, onları Osmanlı ruhundan koparmak lazım.” Ve ondan sonra da Türkiye’ de bu olaylar oluyor ve bugün son sürat gidiyor. Halkın tarihine, diline, Osmanlı atalarımıza, inanlarına, binlerce yıllık Asya kökenli insani değerlerine, geleneklerine yabancılaştırılması, hatta düşman edilmesi, sonunda kafalar hazır duruma getirilince de ülkenin yağmalanması her gün hız kazanıyor! (Oktay SİNANOĞLU/ Mayıs 2001)

Dil konusu bir milli savunma konusudur!


Biz Azeri Türkleri 200 yıl Rusları’ ın baskısı altında yaşadık ve Rus okullarında eğitim gördük. Rus okullarında eğitim gören Azeri Türkleri bu okullarda bir Rus gibi olgunlaşarak kendi tarihine, milli varlığına ve manevi köklerine yabancı kaldı. Biz bu belanın ne kadar korkunç olduğunu kendi gözlerimizle gördük. Bunun için de Rusça eğitim görmüş Azeri gençler şimdi bağımsızlığımızı kabul etmiyor, yine de umutlarını Moskova’ ya bağlıyor, Ruslar ile birleşmek arzusu ile yaşıyorlar. Biz, yabancı dille eğitimin, bir millet için ne kadar büyük bir felaket olduğunu biliyoruz. Maalesef bunun bir felaket olduğunu şimdi bazı Türk aydınları bilmiyor...Benim Sovyetler döneminde Azerbaycan’ da yaptığım mücadele işte anadilimiz uğruna olmuştur. Türkiye’ nin büyük fikir adamı Faruk Kadri Timurtaş, anadili hakkında şöyle yazıyor: “Dil konusu bir milli savunma konusudur. Dilimizi korumak, vatanı ve milleti korumak gibidir. Çünkü dil vatan kadar, tarih kadar, gelenek ve töre kadar doğmadır. Dil de bayrak gibi, aile gibi mukaddesattandır. Belki hepsinin ifadesi, aksi onda olduğu için hepsinden öndedir. Dil olmayınca millet olmaz! Milli kültürün başlıca unsuru dildir.” (Bahtiyar VAHAPZADE 10 Mayıs 1999)

10 Kasım 2007 Cumartesi

TGOAA 10 KASIM 2007 BİLDİRİSİ



Başka söze gerek var mı? Altına bizler de elbette imzamızı atıyoruz, ya siz?

TÜRKÇE GÖNÜLLÜLERİ ORTAK AĞ ALANI 10 KASIM 2007 BİLDİRİSİ

-Tam bağımsızlığımızı bizler de -tıpkı senin gibi- birer hayat meselesi olarak görüyoruz.

-Türkiye' nin aydınlanması yolunda başlattığın adımların ne derece önemli olduğunun bilincindeyiz.

-İlke ve inkılaplarının bekçisiyiz.


Seni Rahmet ve Minnetle Anıyoruz!

KALBİMİZDESİN!..

28 Ekim 2007 Pazar

Cumhuriyet Nesillerine...


“Mustafa Kemal’ in iç içe üç büyük eylemi var: Emperyalizme karşı kurtuluş savaşı, padişaha karşı demokratik devrim, toplumun ümmet aşamasından ‘millet’ aşamasına dönüşümü… Mustafa Kemal, İstanbul’ daki hükümete başkaldırdığı zaman ‘ihtilalci’; devraldığı toplumu dönüştürmeye koyulunca ‘inkılapçı’ dır.

(…)Atatürk devrimciliği, ‘sürekli devrimcilik’ tir; neden, amacı değişkendir de ondan; ‘çağdaş uygarlık düzeyine’, ‘hakiki mürşit olan bilimle ulaşılacaktır’ ne demek?: Hem çağdaş uygarlık düzeyi sürekli değişiyor; hem bilimlerin, ona ulaşmak için verdiği araçlar ve yöntemler!

(...)Cumhuriyetçi olmanın ne büyük bir inkilapçılık demek olduğunu anlatamadık! Herkese padişahın kovulması, halk hakimiyeti rejiminin getirilmesi oyuncak geliyor. Cumhuriyet’ in, ne büyük bir yenilik hamlesi olduğunu, genç nesillere anlatabilseydik, Cumhuriyetçi kuşaklar başlangıçtaki atılımını sürdürebileceklerdi.”

(Attila İLHAN, Kasım 1980)

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!

Free Hit Counter
Free Counter